26 Ekim 2013 Cumartesi

Hassas Annelerimizden: Hassas Annemiz Rüveyda oğluna hazırladığı harika doğumgünü partisini anlatıyor

Annelik duygusunu bana ilk yaşatan, aşkımın ilk meyvesi biricik oğlum Ali Arda 9 yaşında. 



Şimdiye kadar olan doğum günleri hep aile arasında oldu bu sefer ona unutamayacağı bir doğum günü hazırladım. Yakın bir arkadaşımla internetten resimler araştırdık. Oğlum şimşek mcqueen hayranı olduğu için onu seçtik oğlumun resmini kullanarak photoshopta düzenledik. 
 
 

Peçetelik,davetliye,kavanoz süsü,kitap ayracı yapmak için boyutlarını ayarladık ve excelde çoğaltık A4 boyutundaki kağıda renkli çıktı aldık tek tek kesip yspıştırdım kitap ayracı ve davetliyeyi kalın kağıda çıktı aldık. Kurabiyeler için Eminönünden 9 rakamı ve arba kalıbı ile renkli şeker hamurları aldım. Kurabiyeleri evde kendim yaptım. Pastasının kekini pandispanya tarifini kullanarak hazırkadım. Pasta kreması ile bol bol damla çikolata kullandım oyuncak arabaları ile süsledim. Makarna salatasından kaplumbağ patates püresinden civcivler yaptım. Siz hassas annelere fikir olsun diye resimleri ve yazımı Ece Hanım'a yolladım. Siz de çocuklarınıza bütçenizi zorlamayacak süpriz bir parti hazırlayabilirsiniz... Sevgilerimle Rüveyda ŞİRİN






25 Ekim 2013 Cuma

Prof. Ahmet Rasim Küçükusta'dan öksürüğe karşı harika öneriler:

Peki, öksürük için ne yapalım?

Bu mevsimde çok görülen viral solunum yolları enfeksiyonlarına bağlı öksürükler için benim herkes tarafından kolaylıkla uygulanabilecek, hiçbir yan etkisi olmayan, tüm öksürük şuruplarından daha etkili ve üstelik de “bedava tavsiyelerim” var:

Öncelikle burundan nefes alıp vermeniz gerekiyor. Bunun için de evin ısısının 20-21 derece, neminin de yüzde 45-50 arası olması şart.

Ev çok kuru ise mesela yüzde 40’ ın çok altında ise nem yapan cihazların faydası olur; eğer yüzde 40’ larda ise radyatörlere ıslak havlu koymak veya su kabı asmak da yeterlidir.
Odalar her gün havalandırılmalı ve kapalı mekânlarda sigara içilmemeli ve solunum yollarını tahriş edecek parfüm, deterjan vb kokular olmamalıdır.

Yatak odasının güneş görmesi ve toz barındırabilecek eşyalar olmaması da çok önemlidir.

Bol su içilmesi iyi olur; adaçayı, ıhlamur gibi sıcak içecekler de sabahları bir tatlı kaşığı zencefilli bal da faydalı olabilir.

Burun tıkanıklığına karşı en etkili tedavi deniz olan bir şehirde yaşıyorsanız temiz bir yerden alacağınız “deniz suyu ile burnunuzu güzelce yıkamaktır”.

Deniz yoksa bir litre kaynamış suya bir çay kaşığı tuz ve karbonat koyup karıştırın ve bu sıvıyla burnunuzu yıkayabilirsiniz ama lütfen eczanelerde “serum fizyolojik” veya “deniz suyu” ya da “okyanus suyu” gibi isimlerle satılan sıvılardan almayın; bozulurum.

Gelelim neticeye

Bal, çok faydalı bir besin olması yanında hemen herkes tarafından sevilmesi ve bir de öksürüğe iyi gelmesi çok güzel fakat şunu da unutmayın ki günümüzde “hakiki bal” bulmak artık neredeyse imkânsızdır.
İnşallah, televizyonlarda her gün reklâmı yapılan 10 kilosu 5 lira olan nesneye “bal” muamelesi yapmıyorsunuzdur.

Hassas Annelerimizden: Bu ne böyle? Hassas Annemiz Binnaz yazıyor


Ece hanım, bu gördüğünüz garip şey kızımın kulak akıntısı. Kulağından çıkardım. Birikmiş içerde. Çocuk doktorumuz bize kulak çubuğu kullanmamamızı önermişti. Daha da içeri itermişiz kulak attıklarını. Kulak kendisi atar dışarı onları dedi. Gördünüz gibi atmamış. Doktora tekrar gittik. Kulak Burun Boğaz'a yönlendirdi. Muayene etti, bu fotoğrafı da gösterdik. Kulağı normalden fazla sıvı salgılıyormuş, kulağın akıntıyı atmaya fırsat kalmadan içeride birikme oluyormuş. Doktor sizin kontrolünüzde olsun ama kesinlikle müdahale etmeyin zarar verirsiniz kulak zarına dedi. Yıkamıyorlarmış çocukların kulaklarını. Aspiratör yardımıyla temizliyoruz dedi. Ben temizlediğim için müdahale etmedi, temizmiş şu anda. 
Altını çizerek söyledi kesinlikle evde müdahale etmeyelim dedi... Çok şükür bişey çıkmadı... İlginize. Teşekkürler. 
Binnaz



Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler


Hediyeli söyleşi: Mom's Green ürünlerinin üreticisi girişimci Hassas Anne Işık Kırgız ile sağlıklı bitkisel temizlik ürünlerini konuştum

Sevgili Yeşil Anne, Işık Kırgız sizi biraz tanıyabilir miyiz?

Merhaba Hassas Anne; ben 34 yaşındayım , iki çocuk annesiyim. İstanbul Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği fakültesinden mezun olduktan sonra yine İTÜ’ de İşletme Yüksek Lisansı yaptım. 1999 yılından itibaren gıda, kozmetik ve deterjan üretimi yapan yerli, yabancı birçok şirkette pazarlama müdürlüğü yaptım. Evimizde kullandığımız ürünlerin üretim süreçlerini gördüm. Ailemi glikoz şurubu ,mısır nişastası içeren gıdaların, kimyasal deterjanların zararlı, kanserojen etkilerinden korumak için yiyeceklerimi ve deterjanlarımı evimde kendim yaptım.


Peki Mom’s Green Markası Nasıl Doğdu?
İkinci bebeğimin prematüre doğması ile de gördüm ki, annelerin; bebeklerini temiz evlerde ,sağlıklı yetiştirmeleri için ulaşılabilir fiyatlı doğal deterjanlara ihtiyacı var. Astım, alerji ve egzama çok görülen hastalıklar arasında maalesef. Hem kendi bebeğim hem diğer bebekleri ve çocukları zehirli kimyasal deterjanlardan korumak için bir marka yaratmaya karar verdim. 

Amacım çok büyük ticari rantlar elde etmek veya bu uğurda içeriği gerçekten bitkisel olmayan bir ürünü öyleymiş gibi allamak pullamak değil. Ulaşılabilir fiyatlara anne ve çocuklarını zararlı kimyasallardan koruyabilmek,temiz evlerde, sağlıklı büyümelerine yardımcı olabilmek…


Mom’s Green markası bu ihtiyaç ile doğdu ve yesilanneyim.blogspot.com adresinden anneleri bilgilendirici yazılar da yazmaya başladım.


Mom’s Green’in diğer deterjanlardan ne farkı var?

Mom’s Green ; Türkiye’de annelere özel üretilen ilk doğal deterjan. Sloganımız da “Anne Sevgisi Kadar Doğal”…

Annelerin çokça karşılaştığı yemek, mama, meyva, yağ, toz, çamur gibi lekeleri çok iyi temizliyor. Tamamen bitkisel içerikli, hiçbir kimyasal içermiyor. Çocuklarını gerçekten temiz ve sağlıklı bir ortamda büyütmek isteyen annelerin temizleyicisi…

Marketlerdeki kimyasal deterjanların içerisindeki klor, fosfat, sülfat , formaldehit, fitalat gibi bileşikler kanserden,astıma, endokrin sistem bozukluğundan , alerjiye kadar bir çok hastalığa sebep oluyor. 

En çok kullanılan, çamaşır suyu sodyum hipoklorit ve kloform olarak buharlaşarak tüm evinize yayılıyor.

Özellikle bebek ve çocukların vücüdunda hem solunum hem deri yolu ile birçok toksin birikiyor. En doğal, masum diye bildiğimiz göz yakmayan bebek şampuanları bile sülfatlı deterjanlar içeriyor.


Önümüz kış, zamanımın çoğunu evimizde geçireceğiz. Evlerimizin sağlıklı olması için ne yapmalıyız?

Ece hanım , bu konu gerçekten çok önemli, kış gelip de camlar kapatıldığında, ev havası ,dışarıdaki havadan çok daha zehirli hale geliyor. Sağlıklı ve gerçekten temiz bir evde herhangi bir kimyasal madde kullanılmaması gerekir.



                        


Bu kış gelmeden anneler ile ;

“7 Adım da Temiz Evim, Ben de Yeşil Anneyim!”

kampanyası başlatıyoruz. Evlerimizi, çocuklarımız için güvenli ve sağlıklı hale getiriyoruz.

1. Kimyasal deterjan, oda kokuları, halı şampuanları, böcek ilaçları gibi ürünleri kesinlikle kullanmıyoruz.


2. Ellerimizi doğal sabun ile sık sık yıkıyoruz. Unutmayın piyasadaki sıvı sabunlar, sülfat içeren deterjanlardır. Doğal katı sabun veya bitkisel sıvı sabun kullanıyoruz. 
3. Evimizi her gün en az 10 dakika havalandırıyoruz. Yastık, yorganlarımızı da sirkeleyip,havalandırıyoruz. 

4. Su filtreli süpürgeler kullanıyoruz. Eğer klima ile ısınıyorsak filtresini değiştiriyoruz.

5. Sokaktan, asfalt, egzos gibi kanserojenler taşıdığı için ayakkabılarımızı dışarıda çıkarıyoruz


6. Evimizin havasını temizlemesi için bol yeşil yapraklı bitkiler alıyoruz. 

7. Evimizde sigara içilmesine kesinlikle izin vermiyoruz.


Böylece ailemizin rahatça nefes alacağı, havasını ciğerlerine güvenle çekeceği bir eve kavuşuyoruz. Sizi takip eden hassas anneler de çocuklarının sağlığı için mutlaka kampanyamıza katılsınlar!


Hassas Anne Ece Kumkale’ye, www.yesilanne.com sitemize ve Mom’s Green ürünlerine gösterdiği ilgi ve verdiği destek dolayısı ile tekrar tekrar teşekkür ederim. Hassas Annelere ürünlerimizden hediye etmek beni çok mutlu edecek.






100.000 Hassas Anne'ye ulaşmamızı kutlamak için sevgili Yeşil Anne Işık Kırgız 5 Hassas Annemize bu harika bitkisel bulaşık temizleyici setini hediye ediyor. Çekilişe katılmak için lütfen 31 Ekim 2013 23:59'a kadar


1. Facebooktaki Mom's Green çekiliş resmini paylaş tuşuna basarak veya bu yazıyı yazının altındaki F tuşuna basarak facebooktaki arkadaşlarınızla paylaşın.
2. http://www.yesilanne.com/index.php?do=members/signup adresindeki formu doldurup yesilanne.com sitesine üye olun.
3. Bu yazının altına kampanyaya katıldım diye yorum bırakın.

Bu şartların hepsini eksiksiz yerine getirenler arasında cekilisyap.com sitesinde yapılacak çekilişle 5 kişiye resimdeki set hediye edilecektir. Tüm Hassas Annelere bol şans :)



24 Ekim 2013 Perşembe

Konuk Yazar: Ödev Savaşları - Psikolojik Danışman ve Terapist Tansu Oskay Hassas Anneler için yazdı


Sevgili Hassas Anne, 
Çoğu annenin kanayan yarası evdeki Ödev Savaşları konusunda annelere destek olacak birkaç ipucunu seve seve paylaşıyorum… 

Çocuklar genelde ödev yapmak istemiyor, dersin başına bir türlü oturamıyor. Bu isteksizlik ve direnç ebeveynle çocuk arasında çatışmaya dönüşüyor. Giderek artan ve uzayan bu çatışmaların süreklilik göstermemesi ve çocukların ödev yapma alışkanlığına sahip olmasına engel oluşturmaması için ailelerin bazı hususlara dikkat etmeleri gerekiyor:

İlk olarak ailelerin genelde defalarca tekrarladıkları hatalar var. Çocuklarına ödev yapmalarının neden gerekli olduğunu, bunun onların eğitim hayatını dolayısıyla tüm hayatlarını etkileyecek bir konu olduğunu uzun uzun anlatıyorlar. Çocuklar yıllar sonrayı soyut düşünceleri gelişmediği için yetişkinler gibi gözlerinde canlandıramazlar. Ergenlerde içlerinde bulundukları dönem itibariyle, duygusal olarak yıllar sonraki başarılı yetişkin hedefiyle hiç ilgilenmiyorlar. Anne-babalar çocuklarına “Ödevini yapman lazım” derken bir nevi satın almaya gönüllü olmadıkları bir ürünü “bak bu senin için faydalı” diye satmaya çalışır durumuna düşüyorlar. Kendilerini çocuklarının yerine koymuyor, kendi çocukluklarını hatırlamıyorlar. Çünkü bunu yaptıklarında ödev yaptırımı konusunda otoritelerini kaybetmekten endişe edebiliyorlar. Halbuki çözüm sağlıklı, çift taraflı ve kuvvetli ilişkiyi kurmuş olmaktan geçiyor. Ödev yapmak istemeyen bir çocuğa ancak gerçek ve samimi, iyi bir ilişkinin kurulduğu, pozitif ve sağlıklı iletişim olan ev ortamının bulunduğu aile düzeni ile bu ilk şartı yerine getirerek yaklaşabilir ebeveyn. Daha sonraki adım ise onu ödevi “satın alma”ya ikna edecek, yaratıcı yollar olmalı. İlk şart yerine gelmezse, ne öğrencilik hikayeleri, ne başarı örnekleri, ne caydırıcı veya imrendirici masallar çocuğa işlemiyor.


Peki çocuklara ödev konusunda zorlukları azaltmak için nasıl davranmalıyız:


· Öncelikle samimi ve empatik olmalı ebeveynler. Model olduklarını da unutmamalılar. “Odana gir dersini çalış”, “kitabını oku”, diyerek televizyon seyreden bir model, evde ödev konusuna destek vermez.

· Bir diğer önemli nokta, çocukların akşam anne-babalarıyla evin yaşam alanlarında zaman geçirme isteği. Özellikle çalışan anne-babalar çocuklarına henüz yeterli alt yapıya gelmeden ”ben gelmeden ödevler bitsin” diyor, sonra eve geldiklerinde aslında onlarla vakit geçirmek isteyen, onları özlemiş çocuğa, odana git ödevini yap diyorlar. Durum aslında buysa ebeveynin bunu farkedip yapacağı okuma, bilgisayar gibi işini veya gazetesini, dergisini yanına alıp “Bugün seni özledim. Yanına geleyim de sen ödevini yaparken ben de şu işimi halledeyim. İşlerimiz bitince birlikte bir şey yaparız.” Demesini ve yanında biraz bulunmasını öneriyorum.

· Akademik konular konuşulurken hedefler, planlar, konuşmalar hep kısa vade olsun. Temel yaşama dair öğütler ile birleştirilmesin. Anne-babalar her ödev yapmaması sorununda konuşmayı sınav sistemine, not ortalaması ve başarı puanı uygulamasına, oradan iyi bir okula girmenin önemi ve iyi iş bulmanın ön koşulu olmasına bağlamasınlar. Çocuklar ve ergenlerle bu 10-15 yıllık planların diyaloglarda durmadan dönen bir plak haline gelmesi ödev savaşını sadece direnç oluştuğu için uzatıyor, sürece hiç yardımcı olmuyor.

Ateşkes için bazı ipuçları:

· Birincisi çocukların yaşlarına uygun zaman yönetimi planı ve becerisini desteklesinler. Zaman yönetimi biz yetişkinlerin bile çok zorlandığı bir konu. Bir çok yetişkin önemli bir işini son güne bırakırken bir çocuğa projesini son güne bıraktığı için bağırmak ya da nasihat vermek pek adil değil. Görevi parçalara bölmek, günlere yaymak, bir akşamı 20-30 dakikalık bölümlere bölmek belirli bir zihin olgunluğu gerektiriyor zaten. Çok istikrarlı, planlı, ümit verici bir başlangıç ile buna başlansa dahi çocuklara zaman planlaması konusunda bir süre destek vermek gerekir. Yaşına göre hemen bu sorumluluğu alamayabilir.


· Okulda zaman yönetimini başarmaları kesin kural ve sınırlardan dolayı. Bunu evde bir miktar paralellemek iyi bir fikir oluyor.


· Duygusal olarak da bir türlü başlayamama sorununun altında yine çocuğun ödevin zor ve çok olduğuna dair önyargısı yatıyor. Samimi ve sevimli bir üslupla o çok zor ve uzun ödevlerden birine birlikte zaman tutmalarını öneriyorum. Sonra üzerine konuşuyorlar. Zaman tutulan ödev maksimum 15-20 dakikada bitiyor, çoğu zaman daha az bile sürüyor. Gözünde büyütme sorununu azaltıyor.



· Ödevlere “yardımcı” olmanın savaşı sonuçlandırmaya hiç yardımcı olmadığını anlatıyorum. “Ben hep yardıma ihtiyacın olduğunda buradayım.” demek çok iyi, ancak onun sorumluluğundan bir parçayı ebeveynin üzerine alması pek iyi değil.



· Mesela ben verdiğim eğitimde bazı hikaye örnekleri paylaşıyorum. Mesaj veren hikayelerle sorumluluğun çocuğun kendinde olduğunu, anne-baba söylemlerine direnç geliştirmeden dinleyerek içselleştirdiklerini anlatıyorum. Biraz yaratıcılık katmaları gerekiyor iyi bir fikir satıcısı olmaları için.



· Demokratik aile sistemi ve Pozitif Disiplin yöntemlerinin bir şart olduğunu tekrar vurgulayayım. Ayrıca her zaman her sorunda bizi ebeveyn olarak çıkmaza götürmekten kurtaran konunun zekamız, becerikliliğimiz veya ebeveyn gücümüz değil, iyi bir Anne-Baba İletişimi olduğunu hatırlayalım. Tüm savaşların silahla değil diyalog ile sonlandığını unutmayalım.




Tansu Oskay - twitter @TansuOskay - facebook.com/tansuoskay

Psikolojik Danışman ve Terapist

Paps Parenting Ebeveyn Akademisi Kurucusu

www.papsparenting.com

23 Ekim 2013 Çarşamba

10 Hassas Anne Forum üyesine çekilişle "Ben bir Hassas Anneyim" buzdolabı magneti


Hassas Anne Forum açılmıştır. 28 Ekim 2013 0:01'de Hassas Anne Forum kayıtlı üyeleri arasında cekilisyap.com sitesinde bir çekiliş yapacağım ve 10 Hassas Anneye "Ben bir Hassas Anneyim" buzdolabı magnetini hatıra olarak göndereceğim. 
Bu çekilişe katılmak için lütfen
1. Bu resmi paylaşın
2. Hassas anne Forum'a kayıtlı üye olun (aşağıda nasıl üye olabileceğinizi anlattım)

Kazanan 10 Hassas Anneyi 30 Ekim 2013'te açıklayacağım. 3 gün içinde kazananlar hassasanne@yahoo.com a adreslerini göndermezlerse magnetler yedek talihlilere gönderilecektir.

Hassas Anne Forum sayfası hassasanne.com/Forum adresinde açılmıştır: Şu anda yaklaşık 450 kayıtlı üyemiz var.
Bundan sonra Hassas Anneler birbirlerinin tecrübelerinden ve fikirlerinden faydalanacaklar. Bir elin nesi var 93000 elin sesi var. Çocuğunuzu büyütürken zor zamanlarda artık tek başınıza değilsiniz. Hassas Anne Foruma girip istediğiniz konunun başlığında aklınıza takılan soruyu veya konuyu yazabilirsiniz.

Son 10 gündür ana sitemi yenilediğim için sorularınızı pek cevaplayamıyorum. Zaten artık yaklaşık 100.000 kişinin sorularına tek başıma yetişmem imkansız. Burada ve ana sitemde hepinize faydalı olacak makaleler, etkinlikler ve paylaşımlar hazırlamam çok daha mantıklı. Böylece sadece soruyu soran 1 kişi değil binlerce kişi faydalanıyor. Artık sizler Forumda birbirinizin sorularını cevaplayacaksınız ve ben de arada yetişebildiklerime Forum'da cevap yazacağım.

Forumda aktif olabilmek için önce bir forum hesabı açmanız ve kullanıcı adı alıp şifre belirlemeniz gerekiyor.
Sırayla şunları yapacaksınız:
1. http://hassasanne.com/Forum adresine gidin.
2. Sağ üst köşedeki KAYIT Ol tuşuna basın
3. Forum kurallarını okuyup kayıt olmak istiyorsanız HASSAS ANNE FORUM KURALLARINI OKUDUM VE KABUL EDİYORUM tuşuna basın
4. Açılan ekranda kendinize bir kullanıcı adı belirleyin (dikkat bunu değiştiremeyeceksiniz dikkatli seçin) e-mailinizi yazın. E-mailini doğrula yazan yere e-mailinizi tekrar yazın.
şifre belirleyip yazın, şifreyi doğrula yazan yere tekrar yazın. Tavsiye eden yerine birini yazmasanız da olur. Zaman ayarı ve yaz/kış ayarı yazan yerlere dokunmayın aynı kalsın. Grafik doğrulaması bölümünde Onay Kodu yazan yere ekranda gördüklerinizi yazın
5. Gönder tuşuna basın
6. Açılan ekranda kayıt olduğunuz için teşekkür ederim diyecek. Sağ üst köşedeki GİRİŞ tuşuna basın. Açılan ekranda kullanıcı adınızı ve şifrenizi yazın. Ev bilgisayarınızı kullanıyorsanız HER SEFERİNDE OTOMATİK GİRİŞ YAP ı işaretleyin. GİRİŞ tuşuna basın.
7. Evet artık Foruma kayıtlı üyesiniz ve değişik konulara girip konu açabilirsiniz.
8. İstediğiniz konuya girip konuları okuyun, yeni bir başlık açmak veya soru sormak istiyorsanız sol üstteki YENİBAŞLIK tuşuna basın.
9. Açılan ekranda konuyu yazın, sorunuzu yazın ve GÖNDER tuşuna basın.



Konuk yazar: Çocuğunuz anaokuluna başlarken dikkat etmeniz gerekenler- Halenur Bal

Anaokuluna başlarken çocukların en kısa sürede ve en sorunsuz şekilde okula uyum sağlamaları için uygulanması gereken önemli hususlar vardır. şunu unutmamalıyız ki kimi çocuk güle oynaya giderken kimi çocuk bir kaç hafta ağlar. çocuğunuzun ağlıyor olması endişe yaratacak bir durum değildir ancak mutlaka bu durumla ilgilenilmelidir.

1. Çocuğunuzla okul hakkında olumlu sohbetler yapın. Eğer çocuğunuz sizin okulu sevdiğinizi ve okula güvendiğinizi hissederse okul hakkında olumlu duygular geliştirme olasılığı artar.

2. Okul başlamadan önce mutlaka çocuğunuzu okula götürün ve okulu tanımasını sağlayın. Okulun bölümlerini görmesi rahatlamasını sağlar. Okul bahçesindeki parkta oynamasını sağlamak okul ile ilgili olumlu düşünmesini sağlayacaktır.

3. Ne olursa olsun öğretmen ya da okul ile korkutmayın. Çocuğunuz, istemediğiniz bir davranış yaptığında; "öğretmenin sana kızar", "sana ceza verir", "müdür amca seni okula almaz" gibi cümleler kullanmayın.

4. Çocuğunuzun okula uyumu ile ilgili kaygılarınız olursa, bunu onun yanında ifade etmeyin.

5. Çocuğunuzu günün sonunda onu okuldan alacağınız ya da okul servisinin onu eve kadar getireceği konusunda bilgilendirin. Bundan emin olmasını sağlayın.

6. Uyum süreci boyunca, çocuğunuzun okula kendisini iyi ve güvende hissettirecek bir oyuncak ile gelmesine izin verin. Çantasında veya elinde tutabileceği sevdiği bir nesne onu rahatlatacaktır.

7. Uyum süreci boyunca çocuğunuzu okula bırakmak veya servise bindirmek için gerekiyorsa fazladan biraz zaman ayırın. Onunla konuşmanız ve onu rahatlatmanız gerekebilir.

8. Çocuğunuz ağlamakta ve sizi bırakmamakta ısrarcı olursa, siz de kararlı tutumunuzu sürdürün ve öğretmenlerinizin önerilerine uyun.

9. Okula başlama döneminde ani kural değişikliklerinden kaçının. Evdeki günlük düzeni aynen devam ettirmeye çalışın.

10. Çocuğunuzla nitelikli zaman geçirin. Onunla okul yaşantılarını kendisi anlatmak isterse konuşun, ısrarcı olmayın.

11. Uyum sürecinde evde yaşananlarla ilgili okulu bilgilendirin.

12. Okuldan alınacağı saat konusunda net bilgi verilmesi ve buna mutlaka uyulması önemlidir.

13. Okula uyumla ilgili ne olursa olsun çocuğunuzu diğer arkadaşlarıyla kıyaslamayın. Asla azarlamayın. Sözlü ya da fiziksel şiddet uygulamayın.

14. Okulda yaşadığı ya da yaşayacağı uyum sorunlarını çocuğunuzun yanında diğer aile bireylerine anlatmayın. Aksine olumlu yaşantılarını çoşkuyla paylaşın.
Bu 14 maddelik yazı velilerimize verilmek üzere rehber öğretmenimiz ile hazırlanmıştır. Şimdi ben size kısaca kendi fikrimi aktaracağım.

Bazı öğrenciler okula geç uyum sağlar. Bana sorarsanız bu bir sorun değidir. En önemli nokta öğretmendir. Öğretmen, okula uyum sağlamakta zorlanan çocuğunuzla gerçekten ilgilenmekte midir? Bu çok önemlidir. Okul öncesi çocukları için uyum haftası; bana göre en önemli haftadır. Öğretmen maharetli ise öğrenciyi bu hafta içerisinde tavlar. Okula başladıktan sonra ise yavaş yavaş kendine bağlar. Öğretmen, uyum haftasında çocukların mutlaka velileri ile okula gelmelerini ve sürece birlikte katılmalarını sağlamalıdır. Öğretmen, oynayabileceği grup oyunlarını önceden planlamalı ve çocuk-veli-öğretmen eşliğinde oyunlar oynanmalıdır. Bu oyunlara örnek olarak bir çok drama oyunu vardır. Annesinin ya da babasının sınıf içerisinde öğretmeni ile oyun oynayıp eğlendiğini gören çocuk, öğretmene güven duymaya başlayacaktır.

Çocuk, bu süreç içerisinde okula istediği herhangi bir nesne, eşya ile gelmeli. Bu çok rahatlatıcıdır çocuk için. Annesinin fotoğrafı, şalı, ya da kendisine ait kendisinin seçtiği bir nesne uyum sürecinde tamamlayıcı bir görev görecektir.

Şimdi anlatacağım husus da çok önemli ama çoğu öğretmen bunu yapmıyor ne yazık ki. Öğretmen, okula uyum konusunda güçlük yaşayan çocuğun evine en kısa zamanda yani okulun ilk haftalarında ziyaret planlamalıdır. Öğretmen, çocuğun evine gitmeli, çocukla odasında oyun oynamalıdır. Çocuğun odasının kapılarını öğretmene açması onu kendi dünyasına almasıdır. Gerekirse öğretmen bu ziyareti birden fazla olacak şekilde planlamalıdır.

Halenur Bal


Ana Sayfaya Dönün

22 Ekim 2013 Salı

Evin dışında çocuklara ne yedirmeli, nelerden uzak tutmalı?

Geleceğin Hassas Annesi Tuba sormuş:
Merhaba Ece hanım. Ben 20 yaşında bir öğrenciyim, henüz bir hassas anne değilim. Fakat geleceğin bir annesi olarak sayfanızı severek takip ediyorum. Gerçekten çok faydalı bilgiler paylaşıyorsunuz. Bunun için öncelikle size teşekkür etmek istiyorum. Çocuklarıyla yakından ilgili bir annesiniz. Yediklerine içtiklerine çok önem veriyorsunuz. Bu konuyla ilgili birşey sormak istiyorum. Çocuklarınızla dışarıda yemek yediğiniz zaman onlara neler yediriyorsunuz? Ya da hangi yiyeceklerden özellikle uzak tutuyorsunuz? Bu konu hakkında bilgilendirme yaparsanız çok mutlu olurum. Hoşçakalın 

Cevabım:
Çok sağolun. Şimdiden ilgilenmeniz ne kadar güzel tebrik ederim. İlerde zamanı geldiğinde çok Hassas bir Anne olacağınıza eminim. Dışarda güvendiğim yerlerde çok iyi pişmiş köfte, pilav ve salata, peynirli tost veya lahmacun yerler. Yanında da ayran veya sade soda içerler. Ama pek dışarda yemezler açıkçası. Ev yemeği, balık, çorba, salata severler. Dışarda evdekinden zor yerler. Paketli tüm ürünlerden, fast-foodtan ve özellikle organik olmayan tavuktan ve ev yapımı olmayan yoğurttan uzak dururuz. 



Ana Sayfaya Dönün

19 Ekim 2013 Cumartesi

Hassas Anne Forum'da menenjit aşısını konuşuyoruz

 Bu bana da en çok sorulan soru. Tabii ki buna doktorunuzla karar vermeniz gerekiyor. Benim merak ettiğim doktorlarınız ne diyor? Lütfen foruma girip doktorlarınız bu konuda neler dedi yazın ki bir fikrimiz oluşsun. Yazı yazabilmek için kayıtlı üye olmak gerekiyor aklınızda olsun. 
         Hassas Anne Forum'a gidin






Ana Sayfaya Dönün

18 Ekim 2013 Cuma

Sürprizzzz! Hassas Anne Forum sayfası açılmıştır

Bundan sonra Hassas Anneler birbirlerinin tecrübelerinden ve fikirlerinden faydalanacaklar. Bir elin nesi var bin elin sesi var. Çocuğunuzu büyütürken zor zamanlarda artık tek başınıza değilsiniz. Hassas Anne Foruma girip aklınıza takılan konunun başlığına girip aklınıza takılan soruyu veya konuyu yazabilirsiniz. Forumda aktif olabilmek için önce bir forum hesabı açmanız ve kullanıcı adı alıp şifre belirlemeniz gerekiyor.

Sırayla şunları yapacaksınız:

1. http://hassasanne.com/Forum adresine gidin.

2. Sağ üst köşedeki KAYIT Ol tuşuna basın

3. Forum kurallarını okuyup kayıt olmak istiyorsanız HASSAS ANNE FORUM KURALLARINI OKUDUM VE KABUL EDİYORUM tuşuna basın

4. Açılan ekranda kendinize bir kullanıcı adı belirleyin (dikkat bunu değiştiremeyeceksiniz dikkatli seçin) e-mailinizi yazın. E-mailini doğrula yazan yere e-mailinizi tekrar yazın.

şifre belirleyip yazın, şifreyi doğrula yazan yere tekrar yazın. Tavsiye eden yerine birini yazmasanız da olur. Zaman ayarı ve yaz/kış ayarı yazan yerlere dokunmayın aynı kalsın. Grafik doğrulaması bölümünde Onay Kodu yazan yere ekranda gördüklerinizi yazın

5. Gönder tuşuna basın

6. Açılan ekranda kayıt olduğunuz için teşekkür ederim diyecek. Sağ üst köşedeki GİRİŞ tuşuna basın. Açılan ekranda kullanıcı adınızı ve şifrenizi yazın. Ev bilgisayarınızı kullanıyorsanız HER SEFERİNDE OTOMATİK GİRİŞ YAP ı işaretleyin. GİRİŞ tuşuna basın.

7. Evet artık Foruma kayıtlı üyesiniz ve değişik konulara girip konu açabilirsiniz.

8. İstediğiniz konuya girip konuları okuyun, yeni bir başlık açmak veya soru sormak istiyorsanız sol üstteki YENİBAŞLIK tuşuna basın.

9. Açılan ekranda Konuyu yazın sorunuzu yazın ve GÖNDER tuşuna basın.

Hassas anne Forum’un kuralları

1. Hassas Anne Forum’a üye olan herkes aşağıdaki kuralları kabul etmiş sayılacaktır.

2. Firma, ticari ürün, web sitesi, blog ismiyle kullanıcı adı almak yasaktır. Böyle kullanıcıların hesapları silinecektir.

3. Reklam , link, tanıtım yazmak yasaktır. Böyle konular silinecek yazanlar engellenecektir.

4. Lütfen birbirimize karşı saygılı olalım ve hakaret içeren, tartışmaya neden olacak birbirimizi üzecek şeyler yazmayalım. Kişisel tartışmaların ve sataşmaların burada yeri yok. Bunları yapmakta ısrar edenler uyarılacaktır ve uyarıları dinlemezlerse engelleneceklerdir.

5. Pornografik içerik, küfür, saldırı, hakaret, siyasi ve dini içerik içeren mesajlar silinecek ve bunları yazan üyeler hemen engellenecektir.

6. Hassas Anne Forumda yazılan mesajlarda ve açılan konularda sorumluluk tümüyle yazan kişiye aittir, Hassas Anne Forum, Hassasanne.com, Ece Kumkale veya forum koordinatörleri sorumlu tutulamaz.

7. Yasadışı hiçbir yazı veya paylaşım Hassas Anne Forum’da yer alamaz.

8. İlaç ismi yazmak, birbirine ilaç veya tedavi önermek yasaktır. Lütfen sadece doktorunuzun önerdiği tedavileri ve ilaçları dinleyin.

9. Hassas Anne Forum Koordinatörleri üyelikleri bir sebep göstermeden sonlandırma ve Foruma girişlerini engelleme hakkına sahiptir.

10. Lütfen konu açmadan veya bir soru sormadan önce o konunun forumda konuşulup konuşulmadığını görmek için arama yapınız ve konu varsa tekrar yeni bir konu açmayınız. Eski konunun altından devam ediniz.

11. Lütfen Forumda başkalarının fikirlerine, inançlarına ve düşüncelerine saygılı olunuz. Burada birbirimize yardım etmek için biraraya geliyoruz kavga etmek veya diğer insanları kırmak için değil.

12. Hassas Anne Forum Koordinatörleri neden göstermeden bir konuyu silme hakkına sahiptir.

13. Hassas Anne Forum Koordinatörü neden göstermeksizin forumu sonlandırma veya dondurma hakkına sahiptir.


Bu bir deneme yayınıdır bazı aksaklıklar olabilir lütfen anlayışlı olalım. Bir süre deneyeceğiz ve denedikçe geliştireceğiz. Kurallara uyarsak bu güzel Forumumuz açık kalır ve birbirimizin tecrübelerinden faydalanırız. Artık ben mesajlara yetişemiyorum benim yerime sizler birbirinize destek olacaksınız. Hayırlı olsun.



17 Ekim 2013 Perşembe

16 Ekim 2013 Çarşamba

İtinayla babaannenin tepesine çıkılır!



Anne ve babayla sıkıcı kurallara harfi harfine uyulsa da evde babaanne, dede ve Tuna amca olursa tabii ki kurallar biraz yıkılır, biraz şımarılır, saat 23'e kadar oturulur, yemek masasının altına saklanılır, dedeyle 2 saat futbol oynanır, amcanın üstüne tırmanılır ve yatma saati çoktann geçse de babaanneden bininci kitabı okuması istenebilir...

Ama bu gülücükler için hepsine değer değil mi?



Ana Sayfaya Dönün



15 Ekim 2013 Salı

Sizce en çalışkan blog Hassas Anne mi? Öyleyse Bumerang ödüllerinde bana oy verebilirsiniz

Sevgili Hassas Anneler,

Biliyorsunuz sitemi 10 ay önce kurdum ve kurduğum günden beri inanılmaz bir emek vererek sizleri bilgilendirmeye ve elimden geldiği kadar sorularınıza cevap vermeye çalışıyorum. Zaten bana en çok gelen soru da "nasıl bu kadar çok çalışıyorsunuz?" oluyor. Sizden gelen harika mesajlar ve yorumlar ile bu çalışma temposunu sürdürebiliyorum.

Hürriyet gazetesinin düzenlediği Bumerang ödüllerinde "En Çalışkan Blog" kategorisinde adayım bu sene ve eğer siz de gerçekten çalışkan bir blog olduğumu düşünüyorsanız lütfen bana oy verin. Aralık'ta o sahneye çıkıp siz Hassas Annelere gönülden teşekkür etmeyi hayal ediyorum.

Oy vermek çok kolay. Aşağıdaki linke tıklayıp açılan ekranda cep telefonunuzu giriyorsunuz ve telefonunuza gelen doğrulama kodunu oraya yazıp Oy Ver linkine basıyorsunuz. Oylama kesinlikle ücretsiz ve telefon numaranız da sadece herkesin bir oy vermesini sağlamak için soruluyor ve kimseyle paylaşılmıyor. Şimdiden çok teşekkür ederim. Arkadaşlarınızla da paylaşırsanız sevinirim.
http://bumerang.hurriyet.com.tr/bumerang-odulleri/67132.htm



14 Ekim 2013 Pazartesi

Hassas Annelerimizden: Fanconi Apilastik Anemi Hastalığı- Gülşah Akça yazdı

Adım Gülşah Akça. Size söz verdiğim gibi kız kardeşim Elif'in Fanconi Apilastik Anemi hastalığının sürecini anlatacağım.
Bu yazacağım yazı Hassas olan tüm anneleri ve diğer tüm insanları bilinçlendirmek adına..


Annem kız kardeşimi karnında tam 9 ay 21 gün büyüttü. Doğum gecesinde tam 7 hastane gezdi, ve en sonunda Şişli Etfal Hastanesi'nde doğumunu
gerçekleştirdi. Çünkü bütün hastaneler Elifin ölebileceğini ve bunun için imza istediklerini belirtiyorlardı,ve babam imzayı atmamakta ısrarlıydı...

Doğduğunda sadece 1 kilo 450 gramdı. Prematüre değildi, küveze alınmadı. Doğduğunda sağ elinin baş parmağı yoktu, sol elinin başparmağı ise kırık görünümündeydi. Sol bacağında ise bacağının hemen hemen yarısını kaplayan kahverengi bir leke vardı ve biz de tahmin ettiğiniz gibi doğum lekesi zannetmiştik fakat doğum lekesi değildi. Aradan yıllar geçti ve Elif normal çocukların görünümüne göre daha küçüktü. Üç yaşındayken Çapa Tıp Fakültesi'ne götürdük, zekasında hiç bir problem olmadığını hatta 10 tane bebeğin toplam zekasının Elif'te bulunduğunu söylediler fakat gelişim bozukluğu var deyip gelişiminde yararlı olacak ilaçlar verdiler. Kullandık, herhangi bir değişim göremedik. Bir daha götürdük ve testler için randevu verdiler. Randevu tarihi gittiğimiz tarihten tam 7 ay sonrasıydı. Etraftan edindiğimiz tavsiyeler üzerine Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ne götürdük.


 Filmler, tahliller, testler sonucunda Elif'in tek böbreğini olmadığını ve ciğerlerinin su topladığını, sağ kulağında duyma ve sol gözünde uzağı görme bozukluğu olduğunu öğrendik. Bunun üzerine yoğun bir araştırma sürecine başladık. 5 yaşındaydı ki teşhis kesin olarak konuldu. Fanconi Apilastik Anemi. Bilmeyenler için ; ilik yetmezliği, ilerlerse Lösemi

Belirtileri ise şunlar ;İskelet sistemi anormallikleri: Fanconi’li çocukların büyük bir kısmında başparmak bozuklukları dikkat çeker (eksik veya fazla parmaklar). Ön kol kemiklerinden radius kemiği eksik olabilir. Kalça çıkığı, kaburga ve omur bozuklukları da sık görülür. 

Böbrek bozuklukları: Tam oluşmamış, yeri değişmiş veya at nalı görünümünde yapısal böbrek bozuklukları görülebilir. 

Deri belirtileri: Fanconi’li çocukların derisinde sütlü kahverengin de daha koyu boyanmış lekeler görülür. 

Yüz görünümü: küçük bir baş, küçük gözler ve üçgen yüz tipiktir, kulaklarda şekil bozuklukları olabilir. 

Diğer: Kalpte doğuştan bozukluklar, sindirim sistemi veya hormonal gelişimde eksiklikler , ağırlık gibi belirtiler de daha nadiren görülebilir.
İleri yaşlarda Fankoni anemili hastalarda cinsel gelişimde sorunlar gözlenebilir. 
Ayrıca bu hastalarda daha sık lösemi veya baş, boyun ve yemek borusu tümörleri gelişme olasılığı vardır. Tanı genellikle 5-8 yaş civarında konur. Hemen ben ve diğer 2 kardeşim DEB testi yaptırdık. Ne yazık ki Elif 3 kardeşinin iliğinden yararlanamadı. Bunun üzerine Dünya ilik bankasıyla anlaşma sağlandı dekanlar aracılığıyla ve sadece 1 yılda Elif'e uygun ilik bulundu. Hem de Almanya'dan! Biz bu 1 yıl içerisinde tanıdığımız ne kadar insan varsa kan merkezlerine götürdük ve Türkiye'den hiç bir sonuç alamadık. İlik sadece 40.000 kişiden bir insanda bulunuyor çünkü. Ve ne yazık ki bizim halkımız kan bağışı konusunda çok duyarlı değil! Neyse ki iliğimiz bulundu ve hemen donörle iletişime geçip Türkiye'ye gelmesini sağladık. Bu süreç de bizim 1 yılımızı aldı. Ve tabii ne anaokuluna gidebildi ne de ilköğretime başlayabildi.


Şu anda 7 yaşında ve 2 ay önce Bahçelievler MedicalPark hastanesine yatışı yapıldı. Öncesinde gerekli tetkikler yapıldı ve bir şey daha öğrendik. Elifin kalbi delik. Doktorumuz bunun herhangi bir sorun yaratmayacağını ve nakil sonrasında deliğin kapanacağını söyledi. Yoğun bir kemoterapi uygulaması uygulandı. Doktorumuz tedavi sürecinde neler olabileceğini anlattı ve kelimenin tam anlamıyla yıkıldık. İlik tutmazsa öleceğini, kemoterapi sırasında oluşan yan etkileri, ilik nakli sonrası yaşayacağı kötü süreçleri, kemoterapi yumurtalıklarına zarar vereceği için ilerde anne olamayacağını, yani anlayacağınız ne kadar kötü olay varsa hepsini pat pat söyledi tabiri caizse. Oysa buna ne hakkı vardı, nasıl bir doktor bunları hasta annesine ve babasına alıştırmadan söylerdi? Söz konusu bir anneydi o ve evladı için bunları duydu. 

Sonrasında ben kaldım kardeşimin yanında 1 hafta kadar. Bu süreçte sıklıkla trombosit ihtiyacımız oldu. Alacağımız kanın sadece erkekten alınması lazım çünkü trombosit sadece erkeklerde bulunan sarı kan demek. Kemoterapi uygulandı, saçları döküldü ağzında ve poposunda yaralar çıktı, yemek yiyemez oldu, içtiği suyu bile afedersiniz istifra eder oldu. İki hafta sonra ilik nakli yapıldı. Bilmeyenler için bunu da söyleyeyim. İlik nakli serumla yapılıyor ve ortalama 4-6 saat sürüyor, ameliyat değil. Sonrasında 3 gün önce bir haber aldık. Elif'in değerleri yüksek çıktı ! Yani ilik tutmak üzere :) Tabii nakil sonrasında kemoterapi devam etti fakat kilo kaybından dolayı kemoterapiye ara verildi ve serum yoluyla mamalar takviye edildi minicik bedenine. ( Şu an kilosu 11.220 gr.) Şimdi oldukça iyi mide bulantısı dışında. Bir de tabii psikolojisi bozuldu, 2 tane abisini, beni yani ablasını, babasını ve arkadaşlarını çok özlüyor. Saçları kesildiğinde ne yaptı biliyor musunuz ? Saç bonesine kesilen saçlarını doldurdu,yastıgının altına koydu ve ellerini açıp dua etti. Annem neden bunu yaptığını sorduğunda "ben Allah'a dua ettim yarın saçlarım tekrar kafamda olacak biliyorum!" Yani, bekliyoruz hala, umarım güzel günler bize de uğrayacak ve Elif'imiz diğer akranları gibi okuluna başlayacak.

Okuduğunuz için çok teşekkürler bu konuda biraz da olsa bilgi verebildiysem ne mutlu bana. Rabbim kimsenin başına vermesin, gerçekten zor zamanlar geçirdik, ama eşimizin dostumuzun ve dahi tanımadığımız insanların dualarıyla bu günleri görebildik. Şimdi sizden de dua istiyorum bu süreçte, henüz herşey bitmiş değil. Unutmadan, 

HER BAĞIŞLANAN KAN, 3 CAN! Lütfen ilik bağışcısı olmak için kan bağışlayalım! 
Sağlıcakla kalın..Gülşah Akça





Not: Lütfen doktorunuzu dinleyin. Benim tavsiyelerim sadece benim tecrübelerim ve kişisel araştırmalarımdır. Teşhis ve tedavi niteliği taşımaz ve doktorunuzun tavsiyesinin yerini tutmaz. Sevgiler